22 Şubat 2016 Pazartesi

Ey İNANÇLI İNSANLAR! Hepimiz ŞOKTA değil miyiz?


Kocaman bir soru için küçücük iki kelime "NASIL? - NE OLDU?"
NE OLDU da bu kadar sevgisiz, bu kadar kör, bu kadar kötü oldu  bazılarımız?
Kalbinizi ne kararttı, gözünüzü ne köreltti ya da aklınızı ne çeldi?
Peki bazılarımız NASIL anestezi altında ki hastalar gibi uyuştuk ta tepkisiz, duygusuz, fikirsiz hale geldik?
Yanıtı ne peki? Hangi cevap bu soruları gerçekten yanıtlayabilir?
Akıllarda ki sis perdesini aralayabilir? Kalplerde ki dayanılmaz açlığı doyurabilir?
YOK! YOK! YOK!

"... şöyle oldu da bu yüzden onca insanı öldürmüştü". "... bu oldu da aslında bundan dolayı bu kadına tecavüz etti" "... şundan şundan bu çocuğa işkence yapıyordu"  "... bunun için orada ki madenleri çıkarıyorlar" "... ama böyle oldu da ondan o köpeği ya da kediyi zehirlemişlerdi"

Hangi makul cevap yukarıda ki noktalama işaretinden sonra yapılan eylemi haklı çıkarabilir?
Beni hiç bir cevap yeterince tatmin etmiyor artık. Sizleri ediyor mu?
Sizlere de, korkular, kaygılar ve bir takım küçük hesaplar artık vicdanların önüne geçmiş, kavgalar bile hakkı bulmak için değil de haklı olmak için yapılıyor gibi gelmiyor mu?
Hadi hakkı adaleti geçtim de ben artık ne hissedeceğimi, kendi hayatıma bütün bu olanları düşünmeden ve duygusal olarak yansıtmadan nasıl devam edeceğimi kestiremiyorum.
Hangi birine öncelikli tepki vereceğimi, hangisi için daha çok üzüleceğimi, hangisi ile empati kurabileceğimi de cidden şaşırmış durumdayım.
Sizler de böyle hissetmiyor musunuz? ŞAŞKIN durumda değil misiniz?
Eminim benim gibi milyonlarca insan ARTVİN' de şehir merkezinin tepesinde açılmak istenen bakır madenine karşı Artvinlilerin kahramanca gerçekleştirdiği direnişe destek veriyordur. Aynı zaman da KAYSERİ' de 18 yaşındaki Cansel isimli genç bir kızın okulda matematik öğretmeni tarfından tecavüze uğraması ve sonunda intahar etmesine karşı ayaklanmış durumdadır. Belki aynı anda ANKARA' da ki terör eylemlerinden dolayı ölen insanlar için yas tutuyorlardır. Bununla birlikte bulundukları şehirde her gün öldürülen ve haberi bile duyulmayan sokak hayvanları için acı çekiyorlardır....
Bunlar gibi bir sürü örnek var duyulan ya da duyulmayan, üstünden zaman geçmiş lakin etkileri hala süren bir sürü acı verici olay yaşanıyor etrafımızda.. Bazıları çok yakınlarımızda oluyor bazılarına dışarıdan bakıyoruz ve tıpkı benim gibi aşırı duyarlı bir çok kişi yakın derecelerde bunun etkilerini yaşıyor/yaşıyoruz.
Bu yazıyı yazarken de tıpkı benim gibi olan fakat neden kendini sanki bir boşlukta hissettiğini kendisine bile açıklayamayan "üstümde bir ağırlık var ama neden" diye soran, hislerini kelimelere dökemeyen insanlara tercüman olmak istedim. Umarım bir nebze yardımcı olmuşumdur!
Ve evet yazının başında ki sorulara benim de verecek bir cevabım YOK!
Fakat içimin bir nebze rahatlaması için bildiğim tek bir yol var.
O da; her İNANÇLI İNSAN gibi, terazinin ayarını, adaletin kılıcını, KARMA' yı veyahut siz ismine ne diyorsanız onu çok daha fazla görmek !!!

1 Şubat 2016 Pazartesi

Pardon Konuşabilir miyiz? :D



Şeyyy.. Bence konuşabilmek kesinlikle bir yetenek işi. Tıpkı resim yapmak gibi, şarkı söylemek gibi, şiir yazmak gibi.. İyi konuşabilmek için de egzersiz şart! Ve tabi ki iyi bir konuşma; Bir hanımefendinin eteği gibi, ilgiyi sürdürecek kadar kısa ve konuyu kapsayacak kadar uzun olmalı..

Bu arada insanlar uzuun ve deriiiin cümleleri dinlemekten hoşlanır gibi görünseler de, aslında çoğu zaman basit ve anlaşılabilir olan şeyleri akıllarında tutabiliyor. Ve onları hayata geçirebiliyor.
Aranızdan bazılarını duyar gibiyim: "Aslı hanım her şey o kadar basitçe anlatılmaz" :D
Eee kimi zaman haklılık payınız da yok değil...
Belki de farkında değilsiniz fakat iyi konuşabilmek ve basitçe anlatabilmek bir o kadar da kolay. Nasıl mı?
Şöyle ki, her insan zaten çoğunlukla bildiği şeyleri duymaktan, okumaktan ya da görmekten hoşlanıyor. Sadece, o bilgileri bir yerden alana kadar aslında bildiğini fark etmemiş oluyor.
O bilgi sizden bir şekilde geldiği anda karşınızda ki kişinin zihninin deriiiin köşelerinde gezinmekte olan fikir bulutları, kendisinin henüz yapamadığı kadar iyi organize edilmiş şekilde aniden karşısına çıkınca, sanki ruh eşini bulmuş gibi (aslında bir süreliğine) kalbi pır pır ediyor, müthiş bir şevke geliyor. İşte tam o zaman sizin onu anladığınızı ve aynı dili konuşabildiğinizi düşünüyor. Kendisi gibi görüyor.
Neden? Çünkü Anlaşılmak büyük lüks! Çünkü aslında her insan önce anlamak değil, anlaşılmak istiyor.
(Biliyor musunuz ki o gönüllerde taht kurabilen yazar, çizer, şarkıcı, oyuncu ve konuşmacıların en büyük sırrı da budur.)

Şimdi bunu şu paragrafa kadar okuyan (benim de tahmin ettiğim) bir kaç şahsiyet oradan çıkıp;  "Ama Aslıcığımm sen bize bi'şey anlatırken hiç kısa kesmezsin ki, sadede gelene kadar on dereden su getirirsin, olayları dramatize etmeyi, tiyatral bir platforma sokmayı, uzun felsefik cümleler kurmayı da çok seversin" diyecek biliyorum.
Şimdi de kahkahaları duyar gibiyim :D
Onlara ilk paragrafı tekrar okumalarını öneriyorum.
Sanırım diğerleri konuyu anladı :D

O zmn size bide ballı lokum şarkısı gelsin :D
https://www.youtube.com/watch?v=AV_fcL_sj3Y

#GoodNight #atkedileri (!)