25 Nisan 2020 Cumartesi

Tepkisizliğin Yersizliği

Merhaba Arkadaşlar,
Yine çok yerli/yersiz bir yazıyla karşınızdayım.
Yazılarımı okuyan herkese kocaman öpücükler..
Öpmek demişken, naptınız o işleri?
Devam mı dalında kuruyan meyve gibi
içten içe çürümeye?
Hala böylemi;
Dudaklarımız birbirine kenetli,
Minik tebessümler kafi.
Rujlarımız bozulmamalı.
Böylesi pek asil, pek yerinde.
Tercihen duygulanmıyoruz da.
Olmaz. Yeri değil
Rimelimiz akmasın. Mazallah.
Bilirsiniz zahmetli bir süreç.
Mümkün olduğunda göz kırpıyoruz
Lakin ağlamıyoruz.
Küçük cici bir hanımefendiyiz çünkü.
Durağan ve heykelsi.
Beslenmediğimizi de söylememe
gerek yok herhalde.
Hanımefendiler beslenmez, sadece besler.
Zaten pamuk şekerden daha pembeyiz,
Söylenenleri yaptığımız sürece.
Kimse lafı ikiletilsin istemez.
Über tepkisiziz.
Tatlı ama etkisiziz
Fazlası eğreti.
Sonra..
Sonrası malum di'mi?
Yemeyen, içmeyen, duygulanmayan, konuşmayan
Rimelini, rujunu canı pahasına
taze tutmaya çalışan,
Hiç kazanmadığı için neyi kaybettğini de
hiç bilmeyen woodo bebekleri olarak
bir gecede çürüdük di'mi?
İnanın bir gecede.
Ateşli dudaklardaki kırmızı rujlar
koyu kahverengiye,
Ölüm karası kirpiklerin çevrelediği
o delici bakışlı gözler
kurtlu birer oyuğa dönüştü işte
Nisan' ölmek için fazla baharsa bile..
Peki böyle devam mı, söylesenize ...!?