2 Nisan 2013 Salı

İnsan, hiç tanıyamadığından ayrıldığında BÜYÜR ÖLENE KADAR..

Kandırılmış olmak en çok ta bile bile inanınca acıtıyormuş.. Ve bildiği halde kandırılmış olduğunu tam anlamıyla idrak ettiği an "BÜYÜYOR" muş insan!!

Kişinin büyüdüğünü anladığı an, nasıl bir andır? Hep merak ederdim. Ne olur da artık her şey değişmiş gibi olur? Hangi hisler dibe vurdurur ve/veya göklere çıkarır? Neyin peşindesindir veyahut nelerden vazgeçmişsindir? Sorular, sorular, sorular ve yine sorular...

Kişinin büyüdüğünü anladığı an, böyle bir sürü cevapsız sorunun biriktiği an olabilir.
Belki de adınıza telefon, elektrik, su, doğal gaz faturalarının, kredi kartı ekstrelerinin, kapatma ihbarnamelerinin gelmeye başladığı andır. 
Mesela çocukken dinlediğiniz, okuduğunuz ve ezbere bildiğinizi sandığınız masalların sonlarının, karakterlerinin unutulduğunu veya tüm o masalların artık anlamsızlaştığını düşündüğünüz an da olabilir.
Bazen de cnbc-e ekonomi kuşağında söylenen şeyleri anlamaya başladığınız yada gazetelerin ekonomi sayfalarını okumaya başladığınız andır.

Artık evlenmeniz gerektiğini anladığınız anda olabilir, yada "çoluğa çocuğa karışmalısın evladım yaşın geldi" söylemlerinin sıkça arttığı andır (kesin/net :])
20 yaşına kadar: "yolda sağa sola bakma, düzgün git emi!" diyen büyükleriniz, 30 civarı: "biraz bak artık sağına soluna, koca bulamıycan yoksa" demeye başlarlar..

özetle hepsi iç burkar, yürek acıtır!

Yine de en acısı... 
Değer verdiğiniz şeyler gittiklerinde onlara yüklediğiniz anlamların altında kaldığınız andır. İştee asıl o an büyümüşsünüzdür! Özellikle de İnsan, hiç tanıyamadığından ayrıldığında BÜYÜR ÖLENE KADAR..

  http://youtu.be/y7C8Bu5Kq7o



Murat Dalkılıç'ın Lüzumsuz Savaş parçasında dediği gibi "...Büyümeyecektik itiraf et hadi.." :*

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder